© 2012 admin. All rights reserved.

Budapeşte

Onun gibi fakir yaşayan çoktu, fakat onun gibi şahane gömülen görülmemiştir. Bütün frenk dünyasının muhteşem dediği Süleyman tabutunu taşıyor; cenazesinin imamı Ebüssüutur, cemaatı bir iki yüz binlik asker. Bir ölü toprağa girerken bir mahşer toprağa çıkmış gibi. Macarların da hala Gültepe dedikleri o sırta yalnız bir ölü gömmüş değil, sanki bir kale dikmiştik!

‘’

Gül Baba’nın türbesi 1548 yılında Budin Beylerbeyi Mehmet Paşa tarafından yaptırtılıyor. Mezar I. Abdülhamit zamanında onarılmış ve başına kitabeli bir taş dikilmiştir. Türbe Türk hükümeti tarafından 1997 yılında onartılıyor. Gül Baba adlı opera eseri Macar bestekar Jenő Huszka tarafından üç perde olarak hazırlanıyor. İlk kez Aralık 1905’te Budapeşte’de sahnelenen eser Osmanlı’nın Macaristan fethi sırasında geçen bir aşk hikayesini işlemektedir. Macar Ressam Franz Eisenhut ise 1886 yılında Gül Baba adlı eser ortaya koymuştur. Danimarkalı masal ustası, oyun, roman, şiir, gezi kitabı ve biyografi yazarı Hans Christian Andersen 1841 yılında Gül Baba’nın efsanevî hayatını kaleme alımıştır. Gül Baba’nın şiir ve düz yazıları Miftah’ül Gayb ve Güldeste adlı iki kitapta yer toplanmıştır. Gül Baba’nın türbesine Peşte tarafından tırmayı denerseniz Türkler Sokağından ( Török Utca)geçeceksiniz, ne hoş değil mi?

Matthias Kilisesi’nin de yer aldığı kale bölgesindeki ( Kale Tepesi) en görkemli eser Buda Kraliyet Sarayı’ dır. Bu bölge Budapeşte’nin ilk kurulduğu yerdir. 13.yüzyılda yapımına başlanan saray, çağlar içinde değişik stillerde yenilenmiş. Günümüzde ise 203 odalı muhteşem bir kompleks şeklinde Çağdaş Sanatlar Müzesi, Tarih Müzesi, Ulusal Kütüphane ve Ulusal Galeri ne ev sahipliği yapmaktadır. Ünlü besteci Haydn’ın Yaradılış adlı yapıtı Mart 1800 da bu saraydaki tören salonunda seslendirilmiştir. Kale tepesindeki yapıtlar Unesco koruması altındadır.

Matthias Kilisesi 1458-90 yılları arasında hüküm sürmüş olan Kral Maathias Cornivus’un adına inşa edilmiştir. Adaleti ile ünlenen kral orduyu güçlendirmiş ve devlet örgütünü geliştirmiştir. Yönetimi sırasında ülkesi zenginleşmiştir. Kralın kütüphanesi Eylül 1526 da gemilerle İstanbul’a taşınmıştır; bu kitaplar günümüzde Topkapı Sarayı kütüphanesinde saklanmaktadır. Kral sarayından alınan üç heykel ise İbrahim Paşa’nın Atmeydanı’ndaki sarayının önüne diikilmiştir; ancak bu heykeller daha sonra yıktırılıp yok edilmiştir. Ünlü Macar bestekarı Lizst’in Taç Giyme Töreni adlı eseri ilk kez 1867 yılında Matthias Kilisesinde seslendirilmiştir. Matthias’ın Osmanlılarla akrabalık ilişkisinede kısaca bakmak ilginç olacak: Matthias’ın kuzeni Sofya’dan olan Cem, II. Mehmet’in’’Fatih’’ ünvanını aldıktan sonra dünyaya gelmişti. Mayıs 1489’da Roma’ya gelen Cem, burada daha özgür olacağını ve Macaristan’a geçme olanağını bulacağını umuyordu. Ancak Papa’nın Hıristiyan olma davetine şiddetle karşı çıkınca yaşamı yine zorlaştı. Bu arada Nisan 1490’da dayısı Macar Kralı Matthias da ölünce, Cem’in Rumeli üzerinden İstanbul’a yürüme hayalleri de sönüp gitti.

Kentin kuruluşunun bininci yılını kutlamak ( Macar Krallığının kuruluşu 896) amacıyla 19. Yüzyılda inşa edilen Balıkçılar Kulesi, kilisenin Tuna’ya bakan tarafında bulunmaktadır. Tuna’dan geçimlerini sağlayan balıkçılar, eskiden Balıkçılar Kulesi’ nin içinden gecip kale mahallesindeki balıkçılar pazarında balıklarını satışa sunuyorlardı. 18.yüzyıldaki savaşlarda balıkcılar kalenin bu bölümünü kahramanca savunmuşlar. Balıkçılar Kulesi’ nin önünden etrafı gözlediğinizde, Aziz Stefan Kilisesi’ nin kubbesini, Parlamento Binasını, Zincirli Köprüyü ve Margit Adasını etkilenerek belleğinize nakşedeceğinizi sanıyorum.

Aziz Stefan Kilisesi, 8000 kişilik kapasitesiyle Budapeşte’nin en büyük kilisesidir. 1000 yılında paganlığı terkeden Kral Vajk, Papa’nın gönderdiği tacı şimdiki kilisenin yerinde olan kilisede giyip Stefan Kiraly ismini alarak Hıristiyanlığı kabul eder. Kırk yıl yönetimde kalan kral insanlığı ile aziz mertebesine de yükseltilir. Hoşgörüsü ile insanların sevgisini kazanmış olan Kral, Macar halkının kendileri ve acıları ile barışık olmasına büyük katkıda bulunmuştur. Kral oğluna yazdığı mektupta şu öğütte bulunur: ‘’ Yabancıları iyi ağırla ülkende. Dillerine, adetlerine izin ver. Bir ülke ki tek dilden başkasını bilmez, aynı adetlere takılır kalır, o ülke zayıf ve dayanıksız olmaya mahkumdur’’. Jozsef Hild tarafından planları çizilen bugünkü kilisenin inşasına 1851’de başlanıp 1906’da bitirilmiştir.

Kiliseden çıkıp Parlamento binasına doğru yol aldığınızda Vertanuk, Şehitler Meydanı’ na varıyorsunuz. Meydanın bir köşesinde içinde bir gölet olan güzel bir park ve o göletin üzerindeki minik köprünün üzerinde de bronz bir heykel bulunmaktadır. Bu heykel Imre Nagy’e aittir. Nagy, İkinci Dünya Savaşı’ nın ardından, Sovyetler’ in Macaristan’ı işgal etmesinden sonra kurulan hükümette İçişleri ve Tarım Bakanlığı görevlerinde bulundu. Daha sonra başbakanlığa kadar yükseldi. Sovyetlerin Macaristan’dan çekilmesi için müzakereler yaptı. Sonuç alamayınca Macaristan’ı Varşova Paktından çıkardı ve tarafsızlık ilan etti. Bunun üzerine 1956’da Sovyet ordusu Budapeşte’yi işgal etti, Nagy tutuklandı ve 1958 yılında da idam edildi.

Görkemli Parlamento Binası 1885-1902 yılları arasında inşa edilmiştir. Tasarımı Londra, Westminister Sarayı’ndan etkilenen mimar Imte Steindi’ye aittir. Bu olağanüstü bine, tamamlandığında dünyanın en büyük parlamento binası ünvanına sahip olmuş. Merdivenlerinin toplam uzunluğu 20 km yi bulan binada 88 heykel, 27 giriş ve 690 oda vardır. Kubbesi 70 metre yüksekliğindedir.

Buda ile Peşte altı karayolu köprüsü, iki demiryolu köprüsü ve bir metro bir tüneliyle birbirlerine bağlanır. Bu köprüler içinde en estetik ve böylece Budapeşte’nin simgesi olmayı haketmiş olan Zincirli Köprü, şehrin ilk köprüsüdür. Kont Istvan Szechenyi 1836 yılında Londra’daki Thames Köprüsü’ nü yapan mimarlar William Clark ve Adam Clar’ı görevlendirir. Köprünün yapımı 1849’da tamamlanır. Szechenyi 1860 yılında gözaltındayken intihar eder. Babasının ölümünden sonra oğlu İstanbul’a taşınır ve Seçenyi Paşa adıyla 1874 yılında Askeri İtfaiye Teşkilatını kurar.

Zincirli Köprü’ nün Peşte yakasındaki ayağına pek uzak olmayan Vörösmarty Meydanı’na bir uzanmanızı hararetle tavsiye ederim; meydana bakan Cafe Gerbaud’da yorgunluğunuzu atarken tatlınızı kahve eşliğinde yeme zevki ile muhakkak kendinizi ödüllendirmelisiniz. 140 yılı aşkın süredir hizmet veren cafe, ismini kurucusu İsviçreli Emil Gerbaud’dan almıştır.

Tuna nehrinin ortasında bulunan 2 km uzunluğundaki Margaret Adası’nın kuzey ucunda Arpad Köprüsü , güney ucunda ise Margaret Köprüsü yer alır. Ada, ismini Kral IV. Bela’nın kızı Azize Margaret’ten (13.yüzyıl) almıştır. 18. Yüzyıla kadar kilise ve manastırlarla dolu olan ada, 1908’de bol ağaçlıklı yemyeşil bir park olarak halkın kullanımına açılmıştır.

Budapeşte’nin en büyük meydanı Kahramanlar Meydanı’dır. Meydanın merkezinde üzerinde Cebrail heykeli bulunan 36 metre yüksekliğindeki bir sütun ve etrafında 9. Yüzyılda Macaristan’ı yöneten 7 Macar kabilesini temsilen birer atlı heykel yer almaktadır. Sütunun arkasında, sağında ve solunda yer alan sütunlu yapılarda ise Macaristan tarihinin önemli kişilerinin heykelleri bulunmaktadır. Bütün bu anıtlar, Macarlar’ın Karpat Ovası’na gelişlerinin bininci yılı onuruna yapılmıştır. Cebrail heykelinin bulunduğu sütunun önünde ise bağımsızlık savaşlarında ölen şehitlerin anısına yapılmış bir meçhul asker anıtı bulunmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
İşaretli alanlar zorunludur:*

*